İSRÂ VE MİRAÇ
Kur’ân-ı Kerim’de İsrâ sûresinin ilk ayet-i celilesi mealen şöyledir:
“Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye, kulunu (Habîb-i edîbi Muhammed Mustafa’yı) Mescid-i Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir; o hakkıyla işiten, kemaliyle görendir.” (17/1) Meali: Sonra ona yaklaştı ve sarktı. İki yay kadar yahut daha yakın oldu. (en-Necm, 8-9)
İsrâ lûgatte, gece vakti yapılan yolculuğun; mi‘rac da urûc kökünden gelen yükseğe çıkmak veya yukarılara çıkmakta kullanılan merdiven benzeri bir vâsıtanın adıdır.
İslâmî ıstılahta İsrâ ve Mi‘rac, Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz’in Mescid-i Haram’dan başlayıp Mescid-i Aksâ’ya, oradan da Sidretü’l-Müntehâ’ya ve huzûr-i Rabbi’l-âlemîne kadar devam eden bin bir hikmet ve sırlarla dolu olan yolculuğudur. Yazımızın başlangıcında da belirttiğimiz gibi bu yolculuk, recep ayının 27’nci gecesi vukû bulmuştur. Her sene-i devriyesinde (yıldönümü), bütün İslâm âleminde büyük bir aşk ve vecd ile ihyâ edilir.
Mi‘rac, “hüzün senesi” olarak isimlendirilen devrede, yani Resûlüllah Efendimiz’in en büyük hâmisi, amcaları Ebû Tâlib ile maddeten ve mânen her zaman yanlarında bulunan zevce-i tâhireleri Hadîcetü’l-Kübrâ vâlidemizin vefatlarıyla sıkılan, âdeta hüzne gark olan Peygamberimiz’in (s.a.v.) huzûr-i İlâhîde tesliye edilmesidir… Üç yıldır devam eden Mekkeli müşriklerin ablukası ve on yıla yakın zamandır süregelen sıkıntıların sonunda Resûlüllah Efendimiz’in rahatlaması, bunlara gösterilen sabrın mükâfatlandırılmasıdır.
Allah Teâlâ, lûtuf ve ihsânıyla şereflendireceği kullarını çeşitli imtihanlardan geçirmiştir. En büyük ihsan ve mükâfatlara nâil olan peygamberler de herkesten daha çok sıkıntı-ıztırap ve meşakkatlerle karşılaşmışlar… Tabiî ki en büyüğüyle de, iki cihan serveri Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v.) mâruz kalmışlardır.
İşte Cenâb-ı Hak, tebliğ esnasında karşılaştığı her sıkıntıya göğüs geren ve İslâm’ın intişârı/yayılması uğrunda her fedâkârlığa katlanan Sevgili Habîbi’ni Mi‘rac’la mükâfatlandırmıştır bu gece…
Velhâsıl Mi‘rac, gerek Peygamberimiz (s.a.v.) ve gerekse ashâbı (r.anhüm) için, o hüzün senesinde, büyük bir tesellî kaynağı olmuştur..